Lâiklik

SORU: Laikliği “inanma/inanmama özgürlüğünün teminatı” veya “Allah adına hatasız ve tartışılmaz hüküm veren bir kişi/sınıf ‘ın olmamasının” ötesinde ve “dinî hükümlerin dünya/devlet işleriyle karıştırılmaması” olarak da anlıyorum ve bu fikrin Kur’an ile uyumlu olduğunu düşünüyorum.

Laiklik

siradakisoru

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Ahzab   36 Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resülüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.
       
Nisa   3 Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
       
Nur   2 Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.
       
Maide   38 Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
       
Bakara 178   Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.
179   Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.
       
Şura   21 Yoksa, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var? Eğer (cezaların ertelenmesine dair) kesin hükmü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz, zâlimler için elem dolu bir azap vardır.
       
Nisa   65 Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
       
Bakara   170   Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” dendiğinde: “Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.” derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!…
       
Yunus   99 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?
  100 Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.
   
Yunus   108 De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.”
  109 (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
   
Bakara 256 Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Al-i İmran   19 Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
  20 Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.

Birisi “Lâiklik” üzerinde düşündü

  1. Secenekler yetersiz… Laiklik olarak sunu algiliyorum. Dinin ve inancin (temeli ne olursa olsun) dünyevi hayatta toplumlarin ve insanlarin isleyislerini düzenleyen hukuk, devlet yönetimi, kamusal eğitim, vb. gibi konularin tamamiyle disinda durmasi… Inanma veya inanmama ozgurlugu ayri birseydir. Zaten bu bireysel bir özgürlük. Dini hükümler dünya islerine bireysel olarak karistirilabilir ama toplumsal olarak düzen saglayici olarak belirlendiğinde dünyevi adalet sağlanamaz ve bir cok insan için de geçerli olan budur….. Ama laikliğin Kur’an çerçevesinde bir hukmu olamaz. Yani Kur’an’a yüzde yuz biat eden birinin laikliği savunmasi celiskilidir. Buna ek olarak laik olunmasi gerektiğini söyleyen bir kişi de Kur’an’in hükümlerine ya tam inanmıyordur ya da geçmiş zamana uygun bir sekilde gönderildiğini düşünüyordur. (ki ben ikincisine yakinim). Yani bir cok insan gibi Kur’an’in hükümlerinin bazilarinin mecazi, bazilarinin degismis, bazilarinin da yanlis cevrilmis olduğu kanaatindeyim… Allah affetsin. 🙂

Yorum bırakın